top of page

İLK ÜÇ MAÇIN ÖZETİ: HIRS VE TUDOR

  • Writer: micro sport blog
    micro sport blog
  • Aug 26, 2017
  • 3 min read

Kabul edelim ilk yarı oynanan futbol beklenilen kadar iyi değildi. En azından Galatasaray ilk yarıda o golü bulmasaydı ikinci yarı sonunda takımı bekleyen en kötü senaryo beraberlik olurdu. Ama olmadı. Sahneye sezonun sürpriz golcüsü Tolga Ciğerci çıktı. Sivasspor karşısında kritik zamanlarda attığı iki gol ( 41' ve 71') ile 3-0'lık galibiyetin mimarı oldu. 

Tolga Ciğerci'nin son haftalardaki yükselen performansı attığı gollerle göze çarpıyor. Peki bu kadar gol atmasa ve girdiği pozisyonları değerlendiremeyip sıfır çekse performansı bu kadar dikkat çeker miydi? Bence evet. Çünkü Teknik Direktör Tudor onu bu sene çok isabetli bir yerde oynatıyor. Peki oynattığı pozisyon onu nasıl mı parlatıyor? İşte şöyle;

Öncelikle geçen sezon 4-2-3-1 sisteminde gerideki defansif ikiliden Selçuk ve Tolga sorumluydu. O pozisyonda oynayan oyuncular topla çok buluşur ve zaman zaman geriden oyun kurma görevi işte o sistemin ikilisine düşer. Geçen sezonun başında Tolga Ciğerci'nin çok beğenilmesinin nedeni enerjisi ve isabetli paslarıydı. Ama isbabetli pasları ileriye değil ya kısa ya da yana paslardı. Bu çabaları takıma değer katmıyordu ve sezonun geri kalanında kendisinden hem taraftar hem teknik ekip ümidi kesme noktasına gelmişti. Geçen sezonun 4. haftasındaki Rizespor maçında 136 kez topla buluşup rekor kıran Tolga Ciğerci bu topla buluşmalarını yaratıcı ve etkili kullanamayınca gösterdiği çabanın ve rekorun bir anlamı kalmıyordu. Hatta Barış Özbek'in gol atıp ilk 11'i garantilemesine nasıl üzülüyorsak onun da gol atmasını aynı şekilde istemiyorduk.

Tolgay'ı geçen seneden farklı kılan ise sadece hırslı değil 4-2-3-1 sisteminde oynadığı pozisyon ve ona biçilen rol. Maçlara şuana kadar sol açık pozisyonunda başadı ama aslında ondan istenilen sol açık gibi oynaması değil. Ondan istenileni daha iyi anlatabilmek için Galatasaray'ın bu sezonki oyun tarzına değinmek gerekir. Kısaca, top geriden Maicon ile çıkıyor. Ya Fernando ya da Ndiaye ile topu rakip yarı sahaya geçirip Belhanda ile buluşturup set oyunu kurulacak ve Gomis ile gole ulaşılacak. Bu en basit ve istenilen senaryo. Peki bu senaryoda sol kanatta maça başlayan Tolga'nın rolü nedir? 

Tudor'un takımdan istediği Tolga'nın topla çok buluşturulmaması. Tolga her ne kadar sokak topçusu tekniğine sahip olsa da topla yaratıcılığı sınırlı ve top ne kadar onda uzun kalırsa hata yapma olasılığı çok artıyor. Bu nedenle Tudor, yeni Galatasaray'ın öne çıkan gücü olan boğucu preste Tolga'yı en önemli silahı olarak kullanıyor. Aynı zamanda Tolga'dan gol bölgelerini topsuz koşu yapmasını bekliyor. İlk yarıda (11') Rodrigues'i defansın arkasına kaçırıp ardından kaleciden dönen topun onla buluşması (topa kötü vurdu ve auta yolladı)  ve attığı ikinci gol Tolga'nın görevini başarılı bir şekilde yerine getirdiğini gösteriyor. Aslında bizleri şaşırtan Tolga'nın bitirciliği. Geçen sene "Lan vurma" diye bağırdığımız anlardan "Helal be aferin" tebriklerine keskin bir geçiş yaptık. Bu geçişin mimarı hem Tudor hem de Tolga'nın işine saygı duyup hırsla kendini geliştirme çabasıdır.

Linnes'te Tolga ile Aynı Tebriği Hak Ediyor

Evet, Martin Linnes sol kanatta emanet duruyor. Bu nedenle sol bek bölgesine biz Galatasaray taraftarları bir transfer bekliyoruz. Ama dikkat edin. Tudor sol kanattan gerçek bölgesi sol kanat olmayan iki oyuncudan Linnes ve Tolga'dan yerinde ve etkili bir şekilde verim alıyor. Dikkat edin kanat organizasyonları genelde sağ bek Mariano'dan başlıyor. Rodrigues'i dafansın arkasına kaçıracağı en uygun anı bekliyor. Linnes ise pek sık ileriye çıkmasa da hazır kıta bekliyor. Atağa onla sol kanattan çıktığımız zaman ters ayağının verdiği avantajı kullanıp ya tehlike yaratıyor ya da Tolga ve Belhanda'yı bekleyip duvar pasları deniyor. Şunu da hatırlatalım, Tolga'nın ikinci golünün asistini Linnes yaptı. Bu çabaları sonuçsuz da kalsa gayret ediyor. İşini ciddiye alıyor. Tudor, onun iyi niyetini görüyor ve ondan fazlasını beklemiyor. Çünkü yeniden kurduğu takımda Fernando ve Ndiaye ve Maicon gibi oyunu iyi takip eden oyuculara sahip. Onların herhangi bir aksilikte kademeye gireceğine inanıyor. O oyuncuların varlığı da Linnes'e eminim güven veriyordur. 

Son olarak, bu sezona çok farklı (skor anlamı dahil), renkli ve hırslı bir Galatasaray bizleri karşıladı. Takım içindeki olumlu hava ve geleceğe dair umutlu olmaları oyuncuların işlerine ve takıma daha sıkı sarılmalarına neden olmuş. İlk 3 hafta gördüğüm o pres, inanmışlığın ve hırsın presi. Umarım oyuncular işlerine ve takımına sahip çıkmaya sezon sonuna kadar devam eder. Bu atmosferin yaratılmasında Tudor'a çok büyük bir iş düşüyor ve Sivasspor maçının ardından şunu görmüş olduk ki takımını şampiyonluğa inandırmış.

Ali Faruk İmre

Micro Sport Yazarı


Comments


bottom of page