top of page

EUROBASKET 2017 1.GÜNÜN ÖZETİ

  • Writer: micro sport blog
    micro sport blog
  • Sep 1, 2017
  • 8 min read

Eurobasket 2017 dün start aldı programında toplam altı maç vardı.

Slovenya-Polonya 90-81 Almanya-Ukrayna 75-63 İzlanda-Yunanistan 61-90 Litvanya-Gürcistan 77-79 Fransa-Finlandiya 84-86 İtalya-İsrail 69-48

Slovenya-Polonya

Günün ilk maçı Slovenya ve Polonya arasında oynandı. Slovenya tabii ki maçın favorisi olarak çıktı maça fakat ilk çeyrekte çekişme vardı Slovenya ikinci çeyreğe 24-22 önde girdi. Bu çekişme sonrasında Slovenya cephesinden Anthony Randolph hamlesi geldi. Amerikan asıllı oyuncu bir süredir kariyerine Avrupa'da devam ediyor ve geçen sezon 9.5 sayı ortalaması yakalamıştı. Atletik yapısı ve orta mesafe şutları onu tehlikeli bir silaha dönüştürüyor bu turnuvada. Fakat Anthony Randolph aldığı ilk iki buçuk dakikada 2 top kaybı, 3'te 0 saha içi isabet 1'de 0 üçlük isabeti ve 1 asist ile oynadı. Bunun üzerine Slovenya topu boyalı alanda tekrar özellikle Türk basketbol severlerin de yakından tanıdığı Kasper Vidmar'ın ellerine emanet etti ve efektif bir şekilde sayı bulmaya devam etti. İkinci çeyrekte, Slovenya adına NBA'de forma giyen oyun kurucu Gordan Dragic adeta alev aldı. Polonya'nın yumuşak savunmasını hızı ve çabukluğuyla tamamen alt üst eden Dragic, ilk yarı bittiğinde 22 sayıyla maçın en skorer oyuncusuydu. İlk yarı skoru: Slovenya 53 - Polonya 46. Polonya'da ise Amerikan asıllı oyun kurucu A.J. Slaughter maça gayet iyi başlamasına rağmen ikinci çeyrekten sonra arka arkaya yanlış hücum tercihleri ve top kayıpları yaparak takımını hücum kısmında oldukça yavaşlattı. Bu dakikalarda Polonya'da Mateusz Ponitka skor yükünü üstlense de takımını tek başına sırtlayamadı.

Üçüncü çeyrekte ise daha çok dış atışlara yönelen Slovenya bu alanda da Dragic başta olmak üzere, Prepelic ve Doncic ile de üç sayılık basketler bularak farkı açtı ve maçı koparma noktasına getirdi. Vidmar'ın da 11 sayısı Slovenya adına göze çarpıyordu. Ayrıca Slovenya savunmada da doğruları yaparak potasında sadece 12 sayı görürken, Polonya potasına 21 sayı bıraktı. Üçüncü çeyreği Slovenya 74-58 önde tamamladı. Son çeyrekte ise Slovenya Ponitka'nın boyalı olana yüklenerek basket bulmaya çalışmasından dolayı faul problemine girdi. Dolayısıyla tempo yavaşladı ve bu Polonya'nın işine geldi. Farkı 16 sayılardan 8 sayıya kadar indirdi. Fakat Slovenya'da Luka Doncic ve Goran Dragic, Polonya'nın alan savunması kumarına üçlüklerle karşılık verdi ve farkın kapanmasına izin vermedi. Maç sonucu ise 90-81 Slovenya lehine tamamlandı. Goran Dragic 30 sayı 4 asist, Vidmar 11, Prepelic 10 ve Doncic 11 sayı, 6 asist 8 ribauntluk katkıyla Slovenya'nın hücum konusunda ne kadar tehlikeli bir takım olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu. Polonya'da ise Mateusz Ponitka'nın 22 sayısı galibiyet için yeterli olmadı. Maçın genelinde ise Slovenya'nın aslında savunmasında açıklar olduğunu söyleyebiliriz. Çok sert bir savunmaları yok ama tecrübesi ve kenar katkısı ile kesinlikle hafife alınmaması gereken bir takım. Polonya ise genç ve dinamik bir takım ayrıca savaşçı bir ruha sahip ama onların en büyük problemi kesinlikle yumuşak savunmaları ve istikrarsızlık diyebiliriz.

Almanya-Ukrayna

Günün ikinci maçında, Almanya ile Ukrayna, Tel Aviv'de karşı karşıya geldiler. İlk çeyrekte Ukrayna'nın 16-9'luk üstünlüğünde ilk göze çarpan Ukrayna'nın boyalı alanı iyi kullanması ve hücum anlamında doğru tercih yapmasıydı. Ayrıca hızlı hücumu da çok iyi oynayan bir takım. Almanya savunması ilk dakikalarda buna karşılık veremese de mola dönüşünde savunmayı biraz daha sertleştirdiler. Hücum da ise takım tamamen Dennis Schroeder'in eline bakıyor. Schroeder, NBA'den alışmış olacak ki, hemen hemen her potaya gidip sayı bulamadığında faul bekliyor. Almanya ilk çeyrek sonunda çift haneli skor üretmeyi başaramazken Schoreder'in 5 sayısıyla ayakta kalmaya çalıştı. Ukrayna'da ise skor altı oyuncu arasında paylaşılmış durumdaydı. Pustovyi boyalı alanda iyi bir performans sergiliyordu fakat ilk çeyrekte bir anda iki faul birden alınca kenara gelmek zorunda kaldı. Fakat Ukrayna skor bulmakta fazla zorlanmadı. Pustovyi'nin yokluğunda Mishula, Kravtsev ve Zaytsev'den gelen basketlerle Ukrayna ilk çeyreği 16-9 önde tamamladı.

İkinci çeyrekte bambaşka bir Almanya vardı. Dennis Schroeder daha iyi hücum ve şut tercihleri yapmaya başlarken Benzing'i de oyuna sokarak ritim bulmasını sağladı. Hücumda ağırlıklı olarak Pick and Roll ve Schroeder üzerinden izolasyon oyunu oynayan Almanya bu çeyrekte Schoreder ve Benzing ikilisinden toplam 21 sayı buldu (Almanya takımı toplam 30). Schroeder 7'de 4 saha içi ve 6'da 3 üçlük, Benzing ise 2'de 2 saha içi 4'te 1 üçlük ve 5'te 4 faul isabetiyle takımının farkı kapatıp öne geçmesinde büyük pay sahip oldu.Ukrayna'da ise Mishula 10 sayıya ulaşırken, Pustovyi üçüncü faul hakkını da doldurduğu için bu çeyreğin de büyük bir kısmını kenarda geçirdi. Onun yerine kenardan gelen Kolchenko 5 sayılık katkısıyla farkın çok açılmasına izin vermemeye çalıştı. İlk yarı skoru: Almanya 39 - Ukrayna 33.

Almanya bu basketbolunu üçüncü çeyrekte de sürdürdü ve farkı daha da açtı. Schroeder ve Benzing skora katkı vermeye devam ederken bu ikiliye Voigtman da katıldı. Voigtman maçı 18, Schroeder 32, Benzing ise 16 sayıyla tamamladı. Ukrayna'da ise Pustovyi 12, Lypovyy 10 sayı üretti. Maç skoru: Almanya 75 - Ukrayna 63.

İzlanda-Yunanistan

Günün üçüncü maçında ise İzlanda ile Yunanistan Helsinki'de karşılaştı. Maçın genelinde savunma ağırlıklı bir basketbol oynanırken İzlanda tarafında ciddi bir hücum eksikliği vardı. Palsson takımını taşımaya çalışsa da pek başarılı olamadı. İlk çeyrekte özellikle Nick Calathes ile sayılar bulan Yunanistan kendi potasını da oldukça iyi savundu. Bu anlamda İzlanda'nın geçtiğimiz turnuvalarda da benimsediği defans öncelikli basketbol anlayışının ters teptiğini söyleyebiliriz. Milwaukee Bucks'ta forma giyen Yunan yıldız Giannis Antetokounmpo maçın ilk yarısında skordan çok defansa yardımlarıyla öne çıktı. Skor yükünü ise Printezis ve Pappas çekti. Palsson'un inanılmaz oyunuyla ilk çeyrekte oluşan 16 sayılık farkı (26-10), İzlanda ikinci çeyrek sonlandığında 4'e indirdi ve ilk yarı skoru 37-33 olarak skor tabelasına yansıdı.

Üçüncü çeyrekte ise Antetokounmpo da skora katkı vermeye başladı. Pappas da iyice ritim bulunca üçüncü çeyrek skoru 61-45 olarak tayin edildi. Çeyrek sonunda Printezis 11, Calathes ve Giannis 7, Pappas ise 16 sayılık performanslarıyla Yunanistan'ın skor yükünü çekiyordu. Özellikle üçüncü çeyrekte Pappas ve boyalı alandan Printezis ile gelen sayılar farkın tekrardan 16'ya çıkmasına neden oldu. Antetokounmpo'nun ise hem savunmada hem hücumda kesinlikle bir eşleşme kabusu olduğunu söyleyebiliriz. Uzun boyuna rağmen çok atletik ve hızlı bir oyuncu olan Giannis, bu turnuvada her takıma zorluk çıkaracak bir oyuncu.

Son çeyrekte yunanistan tempoyu biraz düşürdü ve daha çok garanti basketlerle sayı buldu. Bourousis ve Printezis'in boyalı alandan ve yakın mesafeden bulduğu şutlarla farkın kapanmasına engel olan Yunanistan, İzlanda'nın farkı kapama adına dış atışlara yönelmesiyle farkı 27-28 sayı civarlarına bile çıkardı bir ara. Maç sonunda ise Yunanistan'da Papanikolaou ve Mantzaris'in de kenardan gelip katkı vermesiyle maçı 90-61 kazandı. İzlanda'da Palsson 21 sayıyla maçın en skorer ismi olmasına rağmen bu performansı galibiyet için yeterli olmadı. Yunanista tarafında ise Pappas 20, Printezis 17, Papanikolaou 10, Calathes ve Antetokounmpo ise 9'ar sayı üreterek galibiyetin mimarları oldular. 

Litvanya-Gürcistan

Günün en çekişmeli ve en tempolu ilk çeyreği bu maçta oldu diyebilirim. Gürcistan turnuvaya katılmadan önce son 4 maçını kazanarak gruplara kalabilmişti. Orada da gösterdikleri üzere ne kadar dinamik ve savaşçı bir takım olduklarını bugün Litvanya'ya da ilk çeyrekte gösterdiler. Valanciunas-Zaza eşleşmesinin bu maçı belirleyeceği konuşuluyordu bazı otoriteler tarafından. Valanciunas'ın kesinlikle anahtar oyuncu olduğunu söylememiz lazım fakat, Litvanya her zaman olduğu gibi çok önemli yerlerde çok öenmli dış atışlarla hiçbir zaman maçtan kopmuyor. İlk çeyrekte çok fiziksel bir oyun oynanırken Gürcistan daha çok boyalı alandan sayılar buldu. Michael Dixon Jr. ve Shengelia skor yükünü çeken isimler olurken, Litvanya'da Valanciunas ilk çeyrekte 8 sayı bularak beklentileri boşa çıkarmadı. Kalnietis ve Kuzminskas da skora katkı yapan isimlerdendi. İlk çeyrek skoru: 18-18. İkinci çeyrekte ise tempo biraz daha düştü fakat iki takım da hızlı hücumlarla basketler bulmaya çalıştı. Burada iki takım arasındaki fark da ortaya çıkmış oldu. Gürcistan aslında çok fazla yanlış yapmamış olmasına rağmen Litvanya'nın üst üste iki 3'lük ve bir hızlı hücumdan bulduğu 8 sayı sebebiyle paniklemeye başladı. Hücum anlamında çok aceleci davrandılar. Valanciunas ve Kuzminskas da boyalı alandan sayılar bumaya devam edince fark bir anda 10 sayıya çıktı. Çeyrek sonlarına doğru Zaza'nın da oyuna girmesiyle oyuna denge gelirken ilk yarı skoru da 39-34 Litvanya lehineydi. Litvanya'da Kuzminskas 7, Valanciunas 8, Kalnietis 5 sayıyla mücadele ederken, Gürcistan'da Sanadze 7, Shengelia ise 14 sayılık katkı sağladı.

Üçüncü çeyrekte iki takımda neredeyse hatasız oynadı, hatta Gürcistan'da Shengelia takımını sırtladı. Gürcistan eleme maçlarındaki patlayıcılığını gösterip maça ortak oldu. Kesinlikle hafife alınmaması gerek bir takım. Dixon Jr. ve Shengelia'nın basketleriyle farkın 0-2 sayılarda tutan Gürcistan son çeyrekte de fazla hata yapmadı. Heyecanın doruklarda olduğu son dört dakikada skor 72-72'ydi ve bu takımın gizli liderinin Zaza Pachulia olduğunu bir kez daha gördük. Takımının paniklememesini ve doğru seçimler yapmasını sağladı, kenardaki oyuncularla olan iletişimi gerçekten harikaydı. Dixon Jr.'ın ve Markioshvili'nin kritik basketleriyle farkı dörde çıkaran Gürcistan maçı da 79-77 kazandı ve turnuvaya galibiyetle başladı. Seyir zevki açısından günü en iyi maçıydı şüphesiz. Shengelia 29 sayıyla maçın en skorer ismi olurken, Dixon Jr. 12 sayı, 7 asist ile önemli bir katkı sağladı. Litvanya'da ise Valanciunas ikinci yarıda tamamen bir hayal kırıklığıydı. 9 sayıda kalan Valanciunas'a rağmen Kuzminskas 18, Kalnietis 15 sayı üretti ama bu, galibiyet için yeterli olmadı.

Fransa-Finlandiya

Tam tahmin ettiğim tarzda bir basketbol maçı oldu. Başından sonuna kadar iki takım da fazla strateji değiştirmedi. Fransa, Evan Fournier'in hızı ve çabukluğundan yararlanarak topu boyalı alana taşıyıp kolay sayılar buldu. Veteran oyuncusu Boris Diaw'da hem ribaunt hem skor anlamında iyi bir katkı verdi Fransa'ya. Yıldız Thomas Heurtel de defansif olarak takıma katkıda bulununca Finlandiya ilk çeyrekte bulduğu basit sayıları ikinci çeyrekte pek bulamadı. İkinci çeyrekte Heurtel skora da katkı yapmaya başladı fakat çeyrek başında fark yine de hiçbir zaman fazla açılmadı. Çeyrek ortalarında ise Finlandiya takımına adeta biri büyü yapmış gibiydi. Hiç bu kadar kötü hücum eden bir takım daha görmemiştim. Boş adamı bulmakta zorlandılar ve aceleci ve isabetsiz üçlükler hücum tempolarına çok zarar verdi. Fransa da bunları affetmedi ve farkı bir ara çift hanelere kadar çıkardı. Daha sonra çeyrek sonuna doğru roller değişildi. Bu sefer Fransa top kayıpları ve kötü hücum edince Finlandiya farkı 1 sayıya indirdi ve ilk yarı skorunu 33-32 olarak tayin etti. İlk yarı sonunda Fransa'da Heurtel 10 sayı 3 asist, Fournier 8 sayı 3 asist ile oynarken, Finlandiya'da 9 farklı oyuncu sayı üretti. Göze çarpanlar ise Kotti'nin 8 ve Salin'in 6 sayısı oldu.

Üçüncü çeyrekte ise Finlandiya biraz daha kendine geldi ve doğru hücum ve şut tercihler yaparak bir ara öne bile geçti. Üçüncü çeyrekte aslında tam bir çekişme vardı ve iki takımda birkaç defa öne geçtiler. Çeyrek sonunda ise skor 53-49 Fransa lehineydi. Son çeyrekte ise Finlandiya daha agresif bir biçimde potaya gitti ve dış atışlarda da göreceli olarak daha iyi bir ritim ve yüzde yakaladı. Skor yükünü Fransa adına Heurtel ve Fournier üstlenirken, Nando De Colo'da kenarda önemli bir katkı sağladı. Boris Diaw da üst üste aldığı hücum ribauntlarıyla takımına ikinci şanslar vererek farkın açılmasında pay sahibi oldu. Finlandiya'da ise Kotti ve Salin'in yanı sıra genç oyuncu Markkanen de skora katkı verenlerdendi. Son dakikalarda 19 yaşındaki Markkanen, Fournier ve De Colo'nun üçlüklerine birer birer yanıt verdi ve farkı tek hanelerde tutmayı başardı. Bir dakika kala Salin'in üçlüğü ile skor 70 sayıda eşitlendi. Daha sonrasında ise Fournier'in eli titremedi ve attığı 'göz yaşı damlası' ile skor 72-70 oldu. Fakat cevap Finlandiya'nın Amerikalısı Jamal Wilson'dan geldi. Sn hücumu De Colo ile kullanan Fransa isabet bulamayınca maç uzatmalara gitti ve turnuvanın ilk uzatmalara giden maçı olmuş oldu.

Uzatma çeyreğinde ise seyircinin de desteğini arkasına alan Finlandiya, genç yıldız Markkanen'in art arda bulduğu üçlüklerle öne geçti. Son 25 saniye kala skor 84-84 idi ve Jamal Wilson bir kez daha sahneye çıkarak skoru 86-84'e getirdi. Molası kalmayan Fransa De Colo ile hücuma çıktı ama eli boş dönünce Finlandiya maçtan 86-84 galip ayrılmış oldu. Maçın sonunda Markkanen 22, Kotti ve Salin 14'er ve Wilson 12 sayıyla galibiyetin mimarı oldular. Fransa'da ise Fournier'in 25, De Colo'nun 21, Heurtel'in 10 sayısı kazanmaya yeterli olmadı. Finlandiya'da Markkanen'in (merakla beklediğim oyunculardan biriydi) ne yapacağı merak ediliyordu ve o da otoritelere güzel bir cevap vermiş oldu. Kendi seyircisi önünde Finlandiya'nın ne kadar tehlikeli bir takım olduğunu bir kez daha görmüş olduk. 

İtalya-İsrail

Günün son maçında ise İtalya ile İsrail karşı karşıya geldi. İlk çeyrekte iki takımda birbirine fazla üstünlük kuramasa da Marco Belinelli ile saha iyi bir saha içi isabet yakalayan İtalya çeyrek sonunda 21-15 öndeydi. İkinci çeyrekte ise Omri Casspi biraz daha ritim buldu ve takımının da savunma olarak toparlanmasıyla İtalya'nın hücumlarını biraz da olsa kesebildi İsrail. İlk yarı sonucunda skor 36-32 İtalya lehineydi. İtalya'da Belinelli 15, Melli 6 ve Datome 5 sayıyla mücadele ederken, İsrail'de Casspi 13, Mekel ise 8 sayılık skor katkısı sağladı. Üçüncü çeyrekte ise İtalya'da Datome saheneye çıktı. Bu çeyrekte 8 sayı birden bulan Datome, Belinelli kenardayken takımının skor üretmesinde büyük pay sahibi oldu. Ayrıca Cusin ve Melli de 4'er sayı daha bularak farkın 10 sayıya kadar çıkmasını sağladı. İsrail'de ise Howell dışında skor yükünü çeken olamayınca çeyrek sonunda skor tabelasında 51-41'lik İtalya üstünlüğü vardı. Son çeyrekte ise İtalya muazzam bir takım savunması örneği gösterdi ve İsrail'e sadece 7 sayı atma izni verdi. Hücumda da Datome ve Filloy'un verdiği katkılarla İtalya sahadan 69-48 galip ayrıldı. İtalya'da Belinelli 18, Datome 16 ve Filloy 12 sayı ile oynarken, İsrail'de Casspi 18 sayı, 9 ribaunt ile mücadele etti. 

Ozan Telatar

Micro Sport Yazarı


Comentarios


bottom of page